
Her mükemmelliyetçilik tipi insanlara hayatlarında zorluklar yaşatmayabilir ve kişilerin işlevselliklerini etkilemeyebilir. Bunlardan birisi de “uyumlu mükemmelliyetçilik”tir. Uyumlu mükemmeliyetçi kabaca, yaptığı işlerin mükemmel olması için çabalayan ve aldığı sonuçlardan tatmin duyan kişidir. Standartları nispeten esnektir ve ulaşılabilirdir. Uyumsuz mükemmeliyetçinin ise gerçekdışı ve ulaşılması zor standartları vardır. Aldığı hiçbir sonuçtan kolay kolay tatmin olmaz.
Peki böylesine bir mükemmelliyetçilik bize nelere mal oluyor?
Bir iş görüşmesinde en sık sorulan sorulardan biri “Kendinizde gördüğünüz olumsuz yanlar nelerdir? ” sorusudur. Bu sorunun en popüler cevaplarından biri de şüphesiz “Mükemmeliyetçi olmam.” dır. Çünkü mükemmeliyetçi, kelime bakımından da anlam bakımından da sanki pozitif bir şeymiş izlenimi verebilir.
Halbuki böylesine bir mükemmelliyetçiyi çoğu zaman harekete geçerken görmek pek mümkün değildir. Çünkü planladıklarını eyleme dökmesi için ilk önce yapmak istediği şey tamamen kusursuz olmalıdır. Dolayısıyla büyük çoğunlukla bunu yapmayacaktır, çünkü her şeyde mutlaka bir kusur bulunur.
Mükemmel bir ürün ortaya koymak oldukça ağır bir psikolojik yüktür. Bu kişiler genellikle kendilerini çok yıkıcı şekilde eleştirirler. Acımasız bir iç sesleri vardır. Üstelik dışarıya bunu belli etmeme çabasıyla birlikte gelen yetersizlik duygularıyla birlikte depresyon ve kaygı bozuklukları, yeme ve uyku bozuklukları yaşama olasılıkları da yükselir.
İkili ilişkilerinde de problem yaşarlar. Çünkü bu kişiler, ne kendi beklentilerini karşılayabilirler, ne de karşılarındaki yeterince iyidir. İş ilişkilerinde de problemler sürer, hem ellerindeki işi zamanında bitirmeleri zordur (çünkü son anda mutlaka düzeltilmesi gereken bir şey ortaya çıkar), hem de yaptıkları her adım için onaylanma ihtiyaçları yüksektir. Bir işe başlamak için yaptığı hazırlıklar öyle uzun sürer ki işi sürdürme konusunda enerji ve motivasyon azlığı çekerler.
Çoğu zaman kafasındaki o harika işe, harika ürüne, harika benliğe ulaşmayı amaçlar. Karşısına çıkan ufak tefek, belki de ondan başka kimsenin fark etmediği eksikler yüzünden bunlara ulaşamazsa yara alabilir. Kısaca bize avantaj sağladığını zannettiğimiz ve kulağa kimi zaman gerçekten de öyle gelen bir durum olan mükemmelliyetçilik, bize aslında pek çok bedel ödetir. Tüm bu bedellere ”Benim karakterim böyle, değişemem!” çaresizliğiyle yaklaşmak yerine tüm bunları gözden geçirmek ve bu katı mükemmelliyetçiliği esnetmek ise elbette mümkündür. Ve bu değişim çoğu zaman küçük bir farkındalıkla başlamaktadır.